31 Aralık 2012 Pazartesi

2013;you can do it!

 Malum sene-i devriye günleri, kışın en tatlı zamanları...
Bir yandan ışıl ışıl ağacım göz kırparken,patikli,diz battaniyeli,sahlepli tarçınlı bir geceye eskimiş yılın notları düşmeden olmazdı.
Sen 2012; dürüst olmam gerekirse iyiydin hem de pek çok iyiydin,genel olarak sevdim seni.Zorladın,bazen ağlattın,her şeyden vazgeçirdin,bunalttın ama sonunda hep yüzümü güldürdün.O yüzden sevdim seni!
Bir çok açıdan dönüm noktası oldu bu sene benim için,
-Üniversiteden mezun oldum.
-İzmir'den taşınıp senelerdir hayalini kurduğum Şehr'i Şehir İstanbul'a geldim yerleştim.
-Hiç beklenmedik bir anda hiç beklenmedik bir şekilde iş hayatım yön değiştirdi;birdenbire kendimi ülkenin belli başlı hukuk bürolarından birinde gelecek vaad eden stajyer olarak buldum!
-Fidel; Fidel artık hep yanımda yanıbaşımda.. O büyük buhran dönemime sebep olan da oydu aslında.İstanbul'a geldiğimin daha iki ayı dolmadan İstanbul'dan ayrılmak zorundayım dedi bana.Ucu bucağı belli olmayan bir süre ve sonunda nerde nasıl olacağını bilmeden..Ayrıl dedi.Yapacağın en mantıklı hareket benden şimdi şu an ayrılmak olur senin için dedi. Dedi de dedi... Sonra zaman lehimize işledi, şartlar bizden yana oluştu ve şimdi toplam 6 yıldır beraberliğimizde en mutlu huzurlu zamanlarımızı yaşıyoruz.(Dağlara taşlara aman!)
-Yine kutu gibi bir evim,yine penceremin altında yemyeşil doğa,bir birinden güzel ağaçlar ve bir bahçe var. Ev konusunda şanslı mıyım neyim? 
-Az eşya,kullanışlı eşya,hafif eşya ama bol aksesuarla bir ev nasıl da tatlı bir yuva olurmuş;yine yaptım oldu!
-İstediğim kadar çok okuyamadım,gönlümden geçtiğince gezemedim,göremedim ama yine de yapmaya çalıştım;okumaya çalıştım,gezmeye görmeye yaşamaya deneyimlemeye çalıştım.İstediğim kadar okuyabilmem demek bütün günlerimi bu işe özgüleyerek bütünüyle kendimi adamam demek sanıyorum ki :) Beni ancak bu tatmin edebilir bu konuda :)
-Farklı insanlar,farklı renkler,farklı tatlar ile alışılmış insanlar,aynı renkler,bilindik tatların hayatımdaki birlikteliğine yine bayıldım yine bayıldım!
-Yine; 'O kadar çok şeyi bir arada yapmak istiyorum ki günler keşke 50 saat olsa!' zamanlarını bol bol yaşadım. Evim derli toplu olsun,her daim yemeğinden pastasına her şeyim tam olsun ama bütün gün işte tam enerji çalışayım, aynı zamanda her daim bakımlı, sade ve şık olabileyim, arkadaşlarımın hemen hepsine bir güzel zaman ayırayım birlikte hep bir şeyler yapalım, gece gezmelerini artıralım ama bir yandan da sırtımı kalorifere dayayıp elimde sıcak fincanımla ya kitap okuyayım ya film izleyeyim, İstanbul'un tüm güzelliklerini keşfedeyim,keşfettiklerimi paylaşayım, tercüme işine devam edeyim kendimi geliştireyim, yüksek lisans yapayım akademik kariyerim de olsun, Fidel'le bol bol ve dolu dolu günlerimiz olsun, yeni insanlar tanıyayım,yeni aktivitelerde bulunayım vs vs vs bu  liste böyle uzar gider! Kontrol altına alınamayan bir enerjim var ve hep şunu da yapamadım, bunu da yapamadım eksikliği içindeyim. Bu koca yılı da yine böyle geçirdim. 2013'ün de daha farklı olacağını zannetmiyorum :)

Kısacası; yaşadım, hissettim, başardım, yenildim, gördüm, duydum, bildim, bilmemezlikten geldim, güldüm, konuştum, anlattım, dinledim, bir yaş daha aldım, bir şeyler daha kattım, merak ettim, öğrendim, bir dolu anı biriktirdim..
Darısı ve tabii çok daha iyileri 2013'ün başına! Hepimizin tüm hayallerinin gerçek olacağı, emeklerinin karşılığını misli misli alacağı, mutlulukla günlerimizi dolduracağımız bir yıl olsun!
Ben inanıyorum sana 2013; you can do it!

23 Aralık 2012 Pazar

Kesinlikle!

Pazar,aile evi dönüşü,iş öncesi,bergamutlu çay,çerez,sohbet,aşk,arkadaşlık,ruhdaşlık,özgürlük,ayrı zamanlar,kendine zaman ayırma,birlikte zaman geçirme,paylaşma,gülme,düşünme,hissetme,zamanı yakalama,kaçırma,huzur,şüphe,soru,sorgu,merak,heyecan,güç..
Aslında hepsi ve daha fazlası.
Her zamanki gibi huzursuz enerjili,kendini dengelemeye çalışan,zamana notunu bırakmak isteyen bir ben.

19 Aralık 2012 Çarşamba

'bitti' dediğim yerden başlamak

Zor zamanlarda kimse duymasın sesimi diye içime içime konuşurum sadece.Kötü,üzücü,beklenmeyen artık nasıl adlandırıyorsak böyle durumlar yaşadığımda hep anlatmak isterim,bilirim ki anlatmak hafifletir,bilirim ki anlatmak azaltır,paylaşmak rahatlatır;tüm bunları bilmeme rağmen anlatamam ama. Günde on defa öylesine arıyormuş gibi ararım 'can' dediklerimden birini,söyleyesim, anlatasım, her şeyi dökesim gelir ama ağzımdan dökülenler gündelik muhabbetlerden öteye gidemez.böyleyim.Bloga da sırf bu nedenle ihanet ettim;anlatamadım çünkü.Her şey başıma yıkıldı diye düşünüyordum, seneler senesi emek verdiğim,uğruna hayatımın yönünü bile değiştirdiğim her şey..Bu ruh halinde olunca yazmak ile yazmamak arasında zerrece fark olmuyordu.Kendimi anlatabileceğim kelime yoktu. Ama tam da her şey bitti dediğim anda her şey şekil değiştirdi,bir anlamda yeni formunu buldu.Ben de gün ışığını;yeniden.

Şimdi yeniden açabilirim kendimi , mesela konuşabilir, yazabilirim artık o taş yerinden oynadığına göre! Artık hafifleme zamanı belki,hem de hep beraber :) 

Her şeyin bir sonu oluyormuş demek ki iyi ya da kötü, çok da büyütmemek gerek belki de...