21 Şubat 2012 Salı

Halsiz Haller


Sıkılıyorum,hemencecik yoruluyorum,hiçbir şey yapmaya halim yok derken oldum mu bir de hasta!
Keyifsizlikten ölüyorum,en sevdiğim kıyafet pijamalarım,en sevdiğim yemek en kolay olanları,en sevdiğim aktivite uyumak...
Ben hiç böyle olmazdım.Hiç ama..
Bu kış bana yaramadı.Acilen toparlanmam lazım!!!Sevemiyorum böyle olunca hiçbir şeyi..Benim mutlu uyanmam lazım,severek çalışmam,enerjik olmam lazım,böyleyim-en azından böyleydim-.
Kendine gel eleni!

10 Şubat 2012 Cuma

bunun adı iletişmek mi?

Uzaktan bir akrabamız var,kimimin neyidir bilmem. Zaten karmaşık aile işlerini oldum olası beynim almaz,eltiymiş, kayınmış,baldızmış..Bir de bizde her şeyden ikişer üçer tane var üveymiş,ilk evliliktenmiş,ikinci evliliktenmiş falan böyle saçma işler.
Her neyse işte bu uzaktan akraba hatun kişi hatta dur adını da yazayım Fevziye kişisinin annesi vefat etmiş,Allah rahmet eylesin,benim anacığım da vefalı bir insan örneği olarak başsağlığı için aramış.Şimdi böyle bir konuyla,başsağılığı telefonuyla benim özel hayatımın nasıl bir ilgisi olabilir soruyorum size blog ahalisi!

Laf dönmüş dolaşmış (!?) bana gelmiş,
okul bitiyor muymuş,
nerde çalışacakmışım,
e artık Bursa'ya dönermişim,
okul da bitince ne işim varmış başka şehirlerde 

gibi,bu eksende dönen soruların ardından esas soruya ve yoruma geliyoruz;

'Arkadaşım' -ki burda sevgili anlamında- var mıymış,aman aman olmasınmış,okul bitince öyle hemen evlenmelere kalkmayacakmışım!

Hadi bak diyelim ki bütüüüüün o çalışma hayatıma,yaşayacağım yere kadar burnunu soktun,tamam.Ama sevgilim olup olmamasından ve ve ve evlilik gibi bir meseleden dahası ne zaman evlenip evlenmeyeceğimden sana ne be!
Hele bir de bunun için annemi telefonda sıkıştırmak nedir?

Hal hatır mı soruyorsun,iletişime mi geçiyorsun,fikir mi veriyorsun yoksaaa kendine dedikodu malzemesi mi çıkarıyorsun?Bilelim de ona göre..

Evlenmelere kalkmayacakmışım! Laf ola da beri gele,kelimelere usluba bak ya!Durdukça sinirleniyorum!

Kim veriyor bu hakkı,bu kadar içimize özelimize kadar girebilme cesaretini nerden buluyor bu insanlar anlamıyorum.Bana bu soruyu annem bile sormadı,böyle bir şey söylemedi bugüne kadar.Sen de kimsin Fevziye,nesin sen?Yıllardır yüzünü bile görmediğim,ara sıra bayramdan seyrana anca okul nasıl gidiyor muhabbetine kadar laf üretebildiği bir insanım ben.Şimdi ne hakla,ne yüzle?

Gerçekten sinir oluyorum böylelerine..

6 Şubat 2012 Pazartesi

gözümde büyüyor



Yapmadığım, aklımda olan, yapmam gereken şeyler, henüz zamanı gelmemiş olanlar, o yolun başına geldiğimde hep gözümde büyüyor.Biliyorum bir adım atsam bir harekete geçsem devamı gelecek.Hani o tek cümle yazsan gerisinin geleceğinden emin olunan anlar vardır ya ben bu ara hep oradayım.
Bir kapı; eşiğinde durduğum, adım atmaya, ötesini görmeye, oraya karışmaya can attığım ama bir türlü o ilk adımı atmadığım, beklemeye devam ettiğim, doğru zamanı kolladığım..
Öyle geliyor ki o doğru zamanı tutturamazsam o kapının ardı bana cehennem, yok eğer tam zamanında hareket edersem, doğru adımları atarsam cennet.
Bu tasvirin beni şu an tuttuğu yer de araf oluyor haliyle.
Ama bu arada kalmışlığın çok önemli bir faydası var;düşünmek! İçimdeki her düşünceye, her sese kulak kabartıyorum bu bekleyişin sessizliğinden faydalanarak.Bu düşüncelerin hepsini toparlayıp kelimenin tam anlamıyla süzdükten sonra tamı tamına 'benden' çıkan bir hareket, bir eylem olacak adımlarım.Tek temennim doğru ve sağlam olmasından yana.

Ve ben çalışmalıyım,şu son 5 ay hayatımı şekillenmesine yardımcı olan son dönemeç.İyi değerlendirmeli,iyi çalışmalıyım.
 
Dert defterim oldun yine blogcum,sağ olasın.