30 Aralık 2011 Cuma

aslında yeni yıl yazısı olacaktı

Bir kaç gündür aklımdan geçirdiğim cümleler vardı yeni yıla dair,yazmak için zaman kolladığım.
Küçük,umutlu ve mutlu şeyler..

Ama bugün yaşadığım bir olay,duyduğum tek bir cümle beni mahvetti..
Dayak yemiş gibi,ipleri kopmuş kukla gibiyim.
Bu haldeyken oturup düşündüklerimi,ışıltılı süslü püslü hayallerimi yazacak ne halim ne de moralim kaldı.
İnsanın acımasızlığına bir kez daha hayret ettim.Bu kadar vicdansız nasıl olunabiliyor aklım havsalam almıyor.
Fakülteden bir arkadaşım,bir iki sene sonra hakim,savcı ya da avukat olacak bir genç kadın bugün bana aynen şunları söyledi:'Van'da çadır yangınlarında ölenler için belki biraz üzülebilirim ama o 35 ölen için zerre kadar üzülmüyorum,acımıyorum.Hak ettiklerini buldular.'

Bu nasıl bir histeri?
Siyasi görüş ayrı,insanlık ayrı ben bunu bilir bunu söylerim.
Akıl dışı, vicdan dışı hiç bir ideolojiyi de tanımıyorum.

Tanrım sen 2012'de herşeyden önce bizlere 'başka bir akıl' ver,sağduyu ver, vicdan ver..

Ne olur insanı her tür kimlikten öte sadece insan olarak görsek,farklılıklarımızı birliktelikle taçlandırsak,savaşın değil barışın dilinden konuşsak..Savaş önce çocukları öldürür,öldüremediklerini de zehirler ve o çocuklar da hepimizin geleceği olur.Bunu hala göremiyorsak yazık..

Sevgili 2012, bari sen farklı gel.İyilik ve sevgi istiyorum senden en çok..
İyi kalpler olsun etrafımda ne olur,sevgiyle dolu kalpler.Kötülük, kin, nefret, fersah fersah uzak olsun.Kalpleri katran karası insanlar kimseye karalıklarını bulaştıramasınlar..
Dost dokunuşu eksik olmasın hayatımda var olan o çok kıymetli dostlarım, canlarımla yine bir kucak mesafede yakın olalım.
Ve en sona sakladığım aşk;hep yanımda kalbimde kalsın olur mu?

Tüm bloggercanlarıma da en güzel en keyifli yıllar olsun!

26 Aralık 2011 Pazartesi

Dünyanın En Kararsız İnsanı Benim!

Hayatımın en zor eylemi karar vermek!
En ufak şeylerden mesela alışverişte bir kazağın kırmızısı mı mavisi mi diye seçmekten tut en hayati kararlara kadar.Olamaz ya böyle bir şey; bazen kendi kendime bile hayret edecek kıvama geliyorum hani.
Üniversiteye başladığımdan beri demeyeyim de hadi son iki yıldır düşündüğüm ve karar vermem gereken bir konu var mezuniyetim sonrası ile ilgili ama bir sonuca ulaşabildim mi?
Elbette ki hayır her gün düşünüyorum ama daha karar vereceğim o 'kutlu gün' henüz gelmedi!

Osho'nun bir kitabında okumuştum;'karar aklın durmasıdır' diyordu.Tamam iyi hoş haklısın da her şeyin öylesini böylesini,olurunu olmazını,ötesini berisini düşünmekten o aklım oldu pert!

Hayır bir de zor zahmet bir karara varıyorum ya sonra nasıl kör bir inat geliyor,dünya tersine de dönse illa o karar verip kafama koyduğum şeyi yapacağım.Bu ne yaman çelişkidir a dostlar!

Kendimden bunalıyorum bazen,kendi kendime yapıp, kendi kendime hayatı zorlaştırıyorum başka hiçbir şey değil.Ne var sanki o kadar ince eleyip sık dokumasam,ne var düşünmeden hareket etsem ve dahası yanlış karar versem, hata yapsam?Dünyanın sonu mu gelecek?Böyle çok düşünüp zor karar verince her yaptığım doğru ve mükemmel mi oluyor?
Elbette hayır!
Ah bu ben!

21 Aralık 2011 Çarşamba

olmadık işler bu işler

Gözün içinde de taş oluyor muymuş oluyormuş!
Tanrım benim ne zaman vizem finalim olsa başıma saçma sapan hastalıklar gelir.
Bu sefer günlerdir dinmeyen,suratımın yarısı hareket ettiren şiddette gözaltı seyrimesi yüzünden doktora gittim seyrime sinirselmiş,gerginlik yorgunluk stresten oluyormuş ama vesile olmuş gözümün içinde taşlar oluşmuş ve lensimi (kontak lensten bahsetmiyorum tabii) çizmeye başlamış..
Onlar temizlendi ama gözüm hala seyriyor mu seyriyor,hem de nasıl!
Ve 8 sınav daha var ufukta.Gideyim de çalışayım bari!

17 Aralık 2011 Cumartesi

Sıradanlık Yegane Günahtır!


Dönüşmekten en çok korktuğum şey sıradan insan olmak!
Sıradan insan,sıradan kadın,sıradan öğrenci,sıradan avukat,sıradan sevgili..Bu liste böyle uzar gider.

10 yıl sonra dönüp kendime baktığımda kalıplar içinde sıkışmış biri olarak bulmak istemiyorum kendimi;böyle olursam kendime küserim biliyorum.Kendime küsmenin yanında hayattan tat almayan, görev niyetine nefes alan birinin başkasına ne faydası dokunacak?Yanımdaki insanların hayatlarını da o kasvetin içine çekersem?Ya o zaman da Fidel yanımda olup;sen böyle biri değildin derse,ya artık hiç söylemezse yıllardır diline pelesenk ettiği benzemez kimse sana'yı?Ya farkına bile varmadan herkes beni kendine benzetirse ben inatla herkes birbirinden farklı olsun ki bir aradayken rengarenk olalım derken...

Kalabalıklar arasında kaynayıp gidiyor muyum?Bazen böyle hissediyorum ve işte bu beni çıldırtıyor.Derdim dikkat çekicilik vs değil yanlış anlaşılmaya kurban gitmeyeyim..
Dediğim şey sürü zihniyetinin sen fark etmeden kanına işlemesi..Ayak uydurma mecburiyetinde hissetme,aykırılıktan kaçınma,aman tepki çekmeyeyim şimdi düşüncesiyle hareket etme..Günün birinde fark etmeden bu hale gelirsem ne olur biriniz tutup omuzlarımdan silkeleyin kendine gel diye!

Beni tüm bu düşüncelere iten,korkulara sevk eden  bu seneki yoğunluğumun etkileri sanırım,bir de vize öncesi gerginlikleri malum..Hiçbir şeye yetişemiyorum,hiçbir şeye fazladan zaman ayıramıyorum,tatsız tuzsuz bir insan haline geldim.Şu hiçbir şey yapmadan yaşıyormuşum daha doğrusu nefes alıyormuşum hissi yok mu!Bunu hep hissedersem yavaş yavaş öldürebilir beni!Aslında çok şey yapıyorum ama zevk için bir şeyler yapamıyorum sorun burda..Düz,dümdüz yaşıyor gibi hissediyorum kendimi..Yapmam gereken yığınla iş, okumam gereken not-kitap-kanun vs varken açıp gazete okurken bile suçluluk duyuyorum..3 senedir hatta onun öncesinde de hiç böyle olmamıştım ben;mezuniyet yaklaştıkça daha mı ciddiye biniyor herşey?Riske atma gibi bir lüksüm yok artık bunu biliyorum ama temkinli olurken abartıyorum..Ve sıradanlaşmaktan ödüm kopuyor!

Ne demiş Martha Graham;sıradanlık yegane günahtır!

15 Aralık 2011 Perşembe

güne not # 1

Bugün eve dönerken bir anne kızla karşılaştım;elele tutuşmuş,arkamdan yürüyorlardı.
Küçük kız önündeki sokak köpeğine seslendi:

'Bizimle beraber yürüyebilirsin köpek,sana zarar vermeyiz,biz de evimize gidiyoruz.'


O küçük kızı o kadar çok sevdim ki ben bugün..Aklıma geldikçe mutlu oldum,aklıma geldikçe gülümsedim...

11 Aralık 2011 Pazar

kitaplarım/5

JULİE&JULA-Julie Powel

Bu kitaba çok büyük umutlarla başladığımı söyleyemem,bayram tatilinde elimi oyalasın diye en yakındaki markette bulabildiğim en makul kitaptı.Hani çerez niyetine kolay okunan,çok dikkat gerektirmeyen,hayatımı değiştirmeyecek bir kitap olduğunu biliyordum ama resmen eziyet oldu bana eziyet!Hala daha sürünüyor koltukta masada orada burda..Üzerine iki kitap daha bitirdim,üçüncüyü okuyorum bu zavallımın daha 100 sayfası var:))
Haliyle de tavsiye etmiyorum,dert oluyor bitmeyince:)

Arka Kapak

'Bir kadının heyecan, tatmin ve mükemmel lezzet arayışını anlatan bu harika romanın hayranı olacaksınız.'
—COSMOPOLITAN
'BİR ZİYAFET, BİR YOLCULUK VE BİR MUCİZE.'
—Elizabeth Gilbert, Ye, Dua Et, Sev'in yazarı
'Karşı konulamaz.'
-Philedelphia Inquirer
'Muhteşem.'
-Entertainment Weekly
'Enfes.'
-USA Today
'Powell, Chris Rock'ınki gibi bir komedyen yeteneğine sahip ve mutfağını anlatırken, kendinizi gülmekten alamayacaksınız. Sıradışı dürüst ve çok keyifli.'
—CeCe Sullivan, Seatle Times
'Enfes… Okuyucular aşçılıkla ilgili olan her şeye, Julie Powell'ın uzmanı olduğu ve ilham verdiği yaşam tarzına derinden bir ilgi duyacak.'
—Carol Memmott, USA Today
'SİZİ KAHKAHALARA BOĞACAK DERECEDE EĞLENCELİ.'
—Clea Simon, Boston Globe
'GERÇEKTEN MÜKEMMEL BİR KİTAP.'
—Lauren F. Winner, Washington Post


HAMİŞ:Arka kapaktaki 'muhteşem', 'harika','olağanüstü' betimlemelerini gördükçe 'popüler olan iyi değidir' tezim kuvvetleniyor!

10 Aralık 2011 Cumartesi

Bir+Bir



Son aylarda en keyifle takip ettiğim dergilerden biri 'Bir+Bir',muhalif duruşu,farklı fikirleri bir arada sunuşu,birbirinden farklı konuları aynı konsept uyumu içinde işleyişiyle' işte aradığım dergi' dedirtti bana.
Mart 2010'dan itibaren yayım hayatına devam ediyormuş fakat ben yaklaşık 7-8 ay önce keşfettim ve açıkçası kendime kızdım!
Bir+Bir kapanan Roll Dergisi'nin halefi olarak yola devam ediyor,Roll'un de elimden geçmişliği vardır,o zaman da hatırlıyorum 'güzel dergi,keşke hep bulabilsem' demiştim.Fakat o zaman küçük bir şehirde yaşıyordum,bu tarz şeyleri bulabilmek bir hayaldi! 
Bir+Bir'in maddi sebeplerden dolayı yayım istikrarı olmadığı için,bazen iki ayda bir çıktığı için,üstelik D&R 'ın ifade özgürlüğünü kısıtladığı bir eylem olarak gördüğüm satış durdurma kararından ötürü aslında sevebilecek bir sürü insanın bu dergiyi fark etmeden geçip gittiğini düşünüyorum..

Hamiş:Şu an aralık sayısını bulamadım belki yine ocakta birleşik sayı çıkar,eğer ilginizi daha deneysel,muhalif,avangart tarz yayımlar çekiyorsa inceleyin derim ben:)

8 Aralık 2011 Perşembe

geceye not # 1


Hani uyumadan önce bir kaç sayfa da olsa kitap okurum ya,keşke o an yanımda olsan,yanımda uyusan,sayfaları çevirirken soluk alışını izlesem..